24 Ocak 2006

Sınır Yok/No Bounds

Rahatlamak/Ease



















"En büyük mutluluk, çekilen sıkıntıdan sonra gelendir" lafını duymuştum biyerde ya da buna benzer birşeydi işte herneyse. Ders esnasında çişinin geldiğini farkediyorsun ama bakıyorsun zaten 10 dakika sonra bitecek ders. Çıkınca yaparım diyorsun. Ders bitiyor arkadaşlarınla birlikte çıkıyorsun sınıftan. Zaten ders esnasında sessizce süren geyik gürültü kirliliği boyutlarına ulaşarak devam ediyor. Tabi bu sırada çiş miş kalmıyor. Nasıl oluyorsa artık bir şekilde kendini unutturuyor. Bahçede kahve falan içiyorsun sanki lazımmış gibi. Geyik bitimine doğru yavaştan dağılmaya başlıyor herkes evine. Sen de okuldan çıkıp otobüs durağına gidiyorsun. İşte burası çok kritik. Sinsi çiş hemen "ben burdayım" demiyor. 10 dakika falan bekliyor sonra dan diye geliyor hem de eskisinden daha etkili biçimde. Şimdi okula geri gitsen olmaz bu kadar beklemişin birazdan gelicek otobüs. Bi kaçarsa bi daha gelmez. "Tutarım ben bunu eve kadar" diye gaza geliyorsun. Bundan sonrası eziyet... Köprü trafiğine bildiğin bütün küfürleri sayıyorsun içinden. Hatta çaresizliğin verdiği bir yaratıcılık olsa gerek yeni yeni küfürler üretiyorsun. "Buraya kadarmış ben bırakıyorum abi. Milletin üstüne işesem döverler mi acaba hahah" diye saçmalamaya başlıyorsun bir yerden sonra. Bu safhada çiş beynine tesir etmeye başlamış oluyor. O dakikadan sonra ineceğin durak var sadece aklında. Kitlenmiş bir şekilde camdan bakıyorsun. Ve o durak! Hiç bu kadar güzel olmamıştı. Otobüsten uçarak iniyorsun ve eve koşarken "ulan olimpiyata katılacak adamım" diye düşünmekten de geri kalmıyorsun. Eve ulaştıp pantolonunu indirdikten sonrası ise tam bir huzur anı. Gözlerin kapanıyor, dudakların aralanıyor hafifçe ve bıraktığın nefesle bir "oh" nidası çıkıveriyor...

Pinokyo / Pinocchio



















Pinokyo artık kızların sadece oyun arkadaşı olmadığını anlamaya başladı. Gerçek bir insan olunca gerçek bir dünyada yaşama başladı o da.


Şişman / Fat



















Bu da sonradan Freehand'de düzeltilen, Paint serisinden bir karakter. En sevdiklerimden biri aslında. Ağır, hantal, tembel, biraz sıkkın... Sanırım bana benzemiş bu ister istemez:)